TRABZON
Anlatacak çok şey
olmalı Karadeniz için... hele ki bu şehir Trabzon'sa eğer...
Çocukluğumda,
yazı iple çektiğimi hatırlarım.Okullar kapanacak ve biz bir an önce Trabzon'a
yol alacaktık...
Yolculuklar hep
heyecanlıydı...
Yemyeşil iki
dağın birleştiği yerde, kocaman Karadeniz'in küçük bir kısmının göründüğü büyük
balkonumuzda kahvaltı hayalim vardır...
Ve derenin
huzur dolu sesinin duyulduğu, hala asker gibi bekleyen anneannemin tarihi
evinin karaocağında mısır közlemek...
Vakfıkebir
tabelası görülür...köye çıkan virajlı yolların heyecanla bitmesi
beklenir...
Ve mutlu
nihayete ulaştıracak olan bol ağaçlı, yemyeşil ve toprağının mis koktuğu o
yol...
Belki çok daha
fazla şey anlatılabilir...kelimelere çok fazla anlamlar yüklenebilir...
Ben kendi
özlemimi bir kenara bırakıyorum ve Sümela'ya doğru yol alıyorum :))
Sümela Manastırı
Maçka yoluna saparak ulaşılan Sümela
manastırı, Trabzon da doğal güzelliklerin içinde var olan tarihi bir miras
aslında...
Eşsiz bir
doğanın eşlik ettiği yolu, belli bir yerden sonra aracınızı bırakarak yaya
olarak devam ediyorsunuz.
Ağaçların büyük ve uzun köklerinin, kıvrım kıvrım toprağı sardığı patikaya
benzer yoldan görünüverir dağın yamacına kurulmuş Sümela...
Girişe
yakın kemençe çalan bir amca karşılar sizi...sonra merdivenler ve şahit olunan doğal
güzellikler...
Hristiyanlar
için büyük bir önemi ve değeri olan manastırın kuruluşu; iki keşişin
rüyalarında Meryemana'nın kucağında bebek İsa'yı Sümela'da görmeleri ile
başlar...Birbirinden habersiz Trabzon sahiline gelen iki keşiş, birbirlerine rüyalarını anlatır ve burada manastır yapılmasına karar
verilir...Tarihte Trabzon Kralı tarafından yaptırıldığı söylenen manastırın iç
kısmında resmedilmiş birçok figür bulunmaktadır.
Uzun Göl
Of ilçesinin Çaykara yolundan
saparak ulaşılan Uzungöl; Rabbimin Trabzona bahşettiği doğal güzelliklerden.Son
birkaç sene gidişimde ziyaret ettiğim Uzungölü; yeşilin binbir tonunun
bulunduğu bitki örtüsünün, Sonbaharın etkisiyle sarı ve kırmızının tonlarına
bürünmesine ilk kez şahit oluyorum.
Sonbaharda da ayrı bir
güzelliği olan doğanın sarı ve kırmızıya çalan tonları arasında Uzungöl'e
varıyorum.
Gölün kenarında kurulmuş esnafları,
restoranları, kimi ahşaptan yapılmış otelleri ve buram buram közde mısır
kokuları ile yağmur ve puslu havanın çok yakıştığı Uzungöl...
Haçka Yaylası
Doğu Karadeniz'e gidince yaylaları
görmeden olmaz.Maneviyatı ile de önemli olan Haçka Yaylası anlatmaya değer...
Haçkalı baba olarak bilinen Mustafa
Tarhan'ın babasının, İslam'ı yaymak için Buhara'dan Mekke'ye göçtüğü, buradan da
birçok şehir değiştirerek Trabzon'a geldiği söylenir.
Çeşitli Alimler ve Trabzon'lu Hocalardan da ders alan Haçkalı Baba iki defa evlilik yapmış olup bir kız
çocuğu sahibidir.
Mezarlarının türbesinin içinde
bulunduğu mekanda, şehirlerdeki benzerlerini aratmayan büyük camisiyle, Trabzon'da her yıl ziyaret ettiğimiz yaylalardan...
Kayabaşı Yaylası
Haçka yaylasıyla da çok yakın olup
Yaylakent olarakta bilinen Kayabaşı yaylası, Trabzon da gidilebilecek
yaylalardan...Çam ormanlarına bakan yarı taş, yarı ahşap evleri ile zamanını
yayla da geçirmek isteyenlerin uğrak yeri...
Sera Gölü; Trabzon da uğrayacağınız bir başka mekan Sera Gölü...Akçaabattan Sera Gölü tabelalarını izleyerek ulaşılan, kenarında büyüklü küçüklü çay bahçelerinin bulunduğu, yemyeşil suyunun üzerinde deniz bisikletleriyle keyif yapabileceğiniz bu göl; irili ufaklı toprak kopmalarının sonucunda oluşan bir heyelan set gölüdür...
Sera Gölünden Kareler...