İnsanın bir ayağı Güneydoğu'da olunca tarih ve kültür kokan bu bölgeyi gezmek adına kendini şanslı hissediyor.
Bu kez gitmeyi çok istediğim, en çok merak ettiğim, bana hep mistik gelen Şehr-i Mardin'di seferin adı...
Gidişi heyecanlı, dönüşü bol kargaşalıydı seferimizin. Bana çok gizemli gelen bu şehrin büyüsünü Şehr-i Mardin'e yakışmayan kötü karelerle hatırlamak istemiyorum.
Tekrar gitmeyi arzuladığım , misafirperver, insanların kardeşçe yaşadığı, dillerin ve dinlerin ortak şehri Mardin olarak kalmalı hatırımda...
Mardin için nereden başlasam? Hangi kelimeleri kullansam? Cümleleri nasıl yan yana dizsem? yada içimden olduğu gibi mi aktarsam anlatmak istedikleri mi?
Urfa'dan hemen hemen 1,5-2 saatte masal kenti Mardin'e ulaştık...
Eski Mardin tabelasının gösterdiği yöne doğru rotamızı çevirdik...
Uzunca bir yolun sonundaki tepenin yamaçlarından aşağıya doğru kurulmuştu Mezopotamya'yı seyreden Mardin Diyarı...
Yol bitip de biz Mardin'e yaklaştıkça hayalini kuruyordum yapacaklarımın...
Önce Reyhan-i Kasrında kahvaltımızı yapacak; otelden aldığımız harita ile Mardin'i keşfe başlayacaktık...
Eski Mardine vardık...
Otele nasıl gideceğimizi halka sorarken, Mardinli bir bey oraya gideceğini ve sorun olmazsa bizimle gelebileceğini söylüyor...
O tarif ediyor, biz yol alıyoruz küçücük Mardin'de...
Nereden geldiğimizden bahsediyor... sonra barıştan... ve ülke için istediklerinden...
Otelimizi gösterirken Mardin misafirperverliğiyle davet ediyor bizi...
Buyrun! Benim misafirim olun! Başım gözüm üstüne!
Bir an yaşadığımız büyük şehirlerin samimiyetsizliği geliyor hatırıma...Aynı şeyi büyük kentlerde biz yapabilir miydik acaba? Hiç tanımadıklarımızı sonsuz bir güvenle evimize davet etmek!!! Sanırım bu davetler bizim yaşadığımız samimiyetsiz şehirler için geçerli değil.
İçi modern, dış cephesi yöreye özgü malzemeyle döşenmiş Reyhani Kasrında kahvaltı için teras kata yönlendiriliyoruz.
Ve Reyhani Kasrından Seyr-i Mardin zamanı...En tepeden Mezopotamya'ya doğru irili ufaklı inen; güneş sarısı evler, camiler, oteller,restoranlar...
Mutluluğuma diyecek yok. En çok görmek istediğim yerdeydim. Acilen yapılan kahvaltı, Otel resepsiyonundan alınan haritamız ve Şehr-i Mardin'i keşfe hazırız!
Eski Mardin küçük bir yer...Tek yönde ilerleyen üst ve alt olarak nitelendirdiğimiz birbirinin devamı iki caddenin etrafında bütün gezeceklerimiz. İki tarafında kuyumcuların, marketlerin, mağazaların kurulduğu caddede Tarihi Kız Meslek Lisesini görmek için ilerliyoruz. Dik ve uzunca bir merdivenin sonunda işçiliğiyle muhteşem görünen Tarihi Kız Meslek Lisesinin kapısı karşılıyor bizi...
İki ana binadan oluşan lise Mardin'e özgü taşlarla yapılmış ve Mezopotamya'ya hakim bir cephede. 100 yılı aşkın bir tarihe sahip olan lise hizmete açılmak için tekrardan restorasyona tabi tutulmuş.
Tarihi Kız Meslek Lisesinden bir kare...
Tarihi Kız Meslek Lisesi'nin Dik ve Uzun merdivenlerini iniyor ve bir sonraki ziyaretimiz Zinciriye Medresesi'ne...
Zinciriye Medresesi; Artuklu Sultanı, Sultan İsa tarafından yaptırılmış. Üst katları yurt olarak kullanılmış, alt katları ise eğitim amaçlıymış.Vefat ettiğinde buraya defnedilmek isteyen Sultan İsa'nın türbeside mederese içerisinde yer alıyor.Tarihi Kız Meslek Lisesi gibi Mezopotamya'ya tepeden bakan Zinciriye Medresesi'nin içinde birde mescid bulunmakta.Bu medrese içinde Yaşayan Diller Enstitüsü tarafından hala dersler verilmekteymiş.
Zinciriye Medresesinden Kareler...
Zinciriye Medresesi'nin Mescidi...
Sultan İsa'nın Türbesi...
Medresenin revaklarından Ulu Cami ve Mezopotamya'yı seyrederken; burada ders almanın keyfini hayal ediyorum...
Zinciriye Medresesi'nin revaklarından Mezopotamya ve Ulu Camii 'den bir kare...
Zinciriye Medresesi'ne veda ederken ; Mardin'in dar, uzun ve labirenti andıran sokaklarından başka bir tarihe yolculuk yapıyoruz. Mardin'de görülmesi gereken önemli uğrak yerlerinden,
Mardin Ulu Camii; Halka sorarak bulduğumuz Ulu Cami'ye giderken Mardin'e özgü tarihi sokakları da turlama fırsatı yakaladık. O daracık sokaklarda çarşı, pazar kuruluyormuş. Biz gittiğimizde nispeten boştu ,çünkü bayramın 4. günü ziyaret etmiştik Mardin'i...Urfa'da da benzerlerini gördüğüm tülbentler, Mardin'e özgü bıttım sabunları, bakırlar vs...
Ulu Cami'ye ulaşıyoruz; Anadolunun en eski camisi olan Ulu Cami; Artuklu döneminde Artuklu mimarisine özgü olarak inşa edilmiş. İki minareli olan caminin günümüze sadece Doğu minaresi gelebilmiş. Minarenin üzerindeki taş işçilikleri de görülmeye değer...
Ulu Cami'den Kareler...
Sıra; iç içe açılan ve misafirini buyur eden taş işçiliğiyle çok beğendiğim Latifiye Camisinde...
Latifiye Camii; İnsan gözünün dünyada görebileceği en ihtişamlı kapılardan...Dantel gibi işlenen bu kapıların yapıldığı taşlar oldukça yumuşak ve işlenmeye uygun olurmuş ve zamanla bu taşlar sertleşirmiş. Mardin'de gezdiğim birçok kültürel yapının kapıları böyle....burası da Artuklu Sultanı Abdullatif tarafından yaptırılan Artuklu Mimarisi özelliklerini taşıyan Latifiye Camisi...
Latifiye Camisinden Kareler...
İşlenmiş taşlardan bir detay...
Mardin için dillerin ve dinlerin şehri diyorlar. Müslüman'ı, Süryani'si, Arab'ı,Türk'ü, Kürd'ü ve Ermenisi bir arada yaşayınca herkez birşeyler katıyor o şehre...Camileri Medreseleri olduğu kadar, Süryaniler içinde önemli olan Kırklar Kilisesi sıradaki uğrak yerimiz.
Kırklar Kilisesi; Süryaniliği kabul eden ilk kırk kişinin Katolikler tarafından öldürülmesi ile kırk kişi adına; Kırklar Kilisesi olarak inşa edilmiş. İçerisi tipik bir kilise olarak döşenmiş ve resim çekilmesi yasak. Bir taraftan yanan mumlar, arka arkaya dizilmiş sıra koltuklar ve girişin hemen üstünde kırk kişiye hitaben yapılmış yağlı boya tablosu asılmış.
Kırklar Kilisesinden kareler...
Ziyaretçiler içeride gezedursun bizim acelemiz var, dolaşacak çok yer var daha...
Bir şehri en iyi tanıyabildiğimiz yerler şehir müzeleridir bence...Mardin arkeoloji müzesine uğruyoruz. Tipik Mardin evleri gibi; Mardin mimarisine özgü olarak inşa edilmiş bir yapı içerisine kurulan müze, içerisinde birçok etkinliği barındırıyor.Yaptığınız işleri çok cüzi bir miktara satın alarakta öğrencilerin eğitimine katkıda bulunabiliyorsunuz.
Ebru atölyesi...Artuklu döneminden kalma baskı para yapımı...bez üzerine taş baskı faaliyetleri...
Biz hatıra amaçlı kese üstüne taş baskı ve Artuklu döneminden kalma baskı para yaptık. Eğlenceli olduğu kadar Mardin'den de bir hatıraydı yaptıklarımız...
Arkeoloji Müzesi ve faaliyetlerimizden Kareler...
Mardin' de çokça rastlayabilirsiniz Cami ve Medreselere...Artuklu Sultanı Melik Mansur tarafından yaptırılan Cami ve Medrese olarak kullanılan bir başka örnek Şehidiye Camii...
Şehidiye Camisinden kareler...
Dillerin ve dinlerin ortak şehri Mardin'e 2. bölüm ile haftaya devam inşallah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder