Şimdiden söyleyeyim bu yazı gezi yazısından çok, zaman zaman bir anı türüne de dönüşebilir. Konu ikinci vatan Kıbrıs olunca 17 sinde gidip bir 5 yılını okumak için adaya verenlerdenim.
Akşam Geçitkale Havaalanına bir fön makinesinin içine inmiş gibi hissetmekle başladı, hem kolay hemde zor olan Kıbrıs. İnsanoğlu özlüyor hatıralarını, arkadaşlıklarını. En nihayetinde çevrendekiler anne-baba yada abla oluyor yeri gelince. Zaten o adayı sevdiren de yaşanılan hatıralar. Bu beş yıl içerisinde negatif anılara sahip olsaydım eğer, aynı duygular içinde olabilir miydim? Beş yıl acısıyla tatlısıyla zihnimde hoş bir hatıra bırakmışki mezun olduktan sonra tekrar ve tekrar gitme arzusu uyandırıyor bende. İnsanın okuduğu okulu, dirsek çürüttüğü sıraları görmesi...en yakın saydıklarınla yenilen yemekler...lezzetli sohbetler...hiçbiri değişilir de yerine başka birşey koyulabilir mi? Şanslıyım, hatta çok şanslıyım... Benim gibi ortak sebeplerle gelen ve kendimi onlarda bulabildiğim bir çok insan vardı Kıbrıs da. Arada tadı buruk günlerde olmadı değil...ve yine yanımda onlar vardı.
Kendi adıma konuşmak gerekirse, öğrencilik hayatın en güzel dönemidir benim için. Bir öğrenci her zaman için muzdaripdir sınavlarından değil mi? Beş yılın sonunda girdiğim son sınavımı unutamam örneğin. Sınav bitmesin ister mi bir öğrenci? Bitmesin... bitmesin ki bende veda etmek zorunda kalmayayım adaya...2007 de mezun olmakla birlikte yaşadığım en güzel hatıra ve dostlukları zihnimin bir köşesine koyup havaalanının yolunu tuttum...
Kıbrıs'ı gezip görmek isteyen okuyuculara biraz bilgi vermek isterim. Kıbrıs ın tarihte İngiliz sömürüsü altında kalmış olması Kıbrıs kültürünü önemli ölçüde etkilemiş. Örneğin trafik soldan akar, evlerin içinde taharet muslukları yok ve prizler 3 girişlidir. En son seyyar ısıtıcılarla ısınıyorduk, petek gibi ısıtma sistemleri mevcut değil. Ada da genel olarak bir sayfiye havası mevcut. Sokaklarda çoluk çocuk sesi duyamazsınız kolay kolay. Kıbrıs aynı zaman da bir öğrenci ülkesi de, üniversitelere çok sayıda yabancı ülkedeler den öğrenci de gelmekte. Tabi yakın tarihteki Rumlarla olan savaşta Kıbrıs da önemli bir yer tutuyor.
Kıbrıs'a mezuniyetimden sonra üç defa daha gitmeyi nasip etti Allah. En son gidişimin üzerinden uzun bir zaman geçmişti ve "burnumda tütüyor" tabiri çok az şeyi ifade ediyordu. Ve geçtiğimiz Nisan ayında Ercan havalimanına içim kıpır kıpır bir iniş yaptık:))
Dış hatlar terminalinden gittiğimiz Kıbrıs için T.C vatandaşları pasaportsuz nüfus cüzdanı ile giriş çıkış yapabiliyorlar. Pasaport kontrol yerinde size verilen giriş çıkış belgesini dolduruyor ve Kıbrıs'a seyahat edebiliyorsunuz. Havayolu haricinde ise Mersin Taşucu'dan kalkan feribotlar ile 4 saatte Kıbrıs'a varabiliyorsunuz.
Kıbrıs için gidilecek en güzel mevsim ilk bahar bence. Sonbahar da gezmek için uygun kesinlikle fakat Bahar mevsiminde açan Kıbrıs'a özel bitki florası adaya çok ayrı bir hava veriyor sanki.Yaz ayları da çok sıcak olduğu için kültür gezisi yapmak isteyenler gezerken bunalabilirler.
İnişimizi yaptıktan sonra rotamız başkent Lefkoş'a. Havaalanından sonra yola koyulduğunuzda, boş arazilerle birlikte sessiz ve sakin bir ortam gözünüze ilk çarpanlardan olacak. Lefkoşa'nın içerlerine doğru ilerledikçe anılarım bir bir canlanıyor yine....Saatlerce boş gelsin diye dua ettiğimiz okul otobüslerimizi beklediğimiz mezarlık durağı sol yanımda...Biraz ileride ki ilk öğrenci evimiz görebildiklerimden...Aynı yolu devam ederek hem öğrencilerin hemde Kıbrıs halkının yollarının sıkça düştüğü Girne Kapısı...Öğrenciyken biletlerimizi aldığımız küçük acenteyi görüyorum sağ tarafımda...tekrar ve tekrar yaşanılası anılarım var burada...
Venedikliler tarafından şehrin Girneye ulaşımını sağlamak amacıyla yapılmış olan tarihi yapı bölgeye de ismini vermiş. Girne Kapısının hemen arka sokaklarında görülesi yerler var. Bunlardan biri Büyük Han ...
Büyük Han; Osmanlı'nın Kıbrıs'ı fethinden sonra inşa edilen Kıbrıs'ın en büyük Han'ı. İki katlı olan bu han'ın avlusunda çayınızı içebilir, revaklarla çevrili ikinci katında adaya özgü ürünlerden satın alabilirsiniz.
Büyük han dan kareler...
Selimiye Camii; Büyükhan'ın bir alt sokağında, öğrencilerin bolca uğradığı belediye pazarı'nın hemen yanında bulunan Camii ise daha önce katedral olup Osmanlı'nın fethinden sonra Cami'ye çevrilmiş.
Selimiye Camii'nden kareler...
Girne Kapı'sının arka sokaklarında kadrajınıza takılacak güzel detaylar olabilir. Arka sokakları keşfettikçe savaş zamanından kalma kurşunlanmış binaları görebilmeniz de mümkün.
Dereboyu Caddesi; Lefkoşa'nın en işlek caddesi olarak tanımlayabiliriz. Gezerken yolunuz muhakkak düşecektir. Cadde boyunca mağaza ve kafelerinde bulunduğu yolun sonundan, eğer Bahar mevsiminde gitmişseniz zevk alarak yürüyüş yapıp dinlenebileceğiniz Kumsal Park' a uğramalısınız.
Kumsal Parktan kareler...
Barbarlık Müzesi: Kıbrıs ziyaretlerimde ve öğrencilik dönemimde gitmeye pek cesaret edemediğim, Savaş zamanını yaşayarak gelmiş ve müzeye dönüştürülmüş olan bu yerin bir hikayesi var. Alay doktoru Nihat İlhan bu eve yerleştikten sonra Türkiye'den eşi ve çocuklarını da getirir. Çatışma sırasında Rum'lar Nihat İlhan'ın evini aramak isterler. Kapıyı açmayan ev halkı, anne ve çocukları olarak banyo küvetinin içine, evin hizmetlisi ise tuvalete saklanır. Kapıyı kırarak içeriye giren Rum'lar banyo küvetinde anne ve çocuklarını tuvalette ise evin hizmetlisini tarayarak katlederler. Gerçekten tarihi acıları yaşamış bu evin içerisinde savaş döneminden kalan bir çok fotoğrafta mevcut. Bu müzeye de Kıbrıs'ın yakın tarihini anlamak açısından yolunuz düşmeli.
Eğer yeterli zamanınız varsa Beş Parmak Dağları Seyir Terasına uğramalı bu mekandan Girne sahillerini de seyre dalmalısınız.
Beş Parmak Dağları Seyir terasından kareler...
GİRNE
Girne Kıbrıs'ın başka bir şehri diyebiliriz. Lefkoşa'dan dolmuşlarla 35 dakika da ulaşabildiğiniz bir başka şehir:)) Kıbrıs'ın kuzeyinde kalan bu şehrin deniz gibi bir görseli olması sebebiyle gezenlere lefkoşa ya göre daha güzel gelebilir. Özellikle akşam yürüyüşü pek hoş olan bir kordon'u ve Marinası var Girne'nin.
Marinanın hemen ilerisinde Bizanslı'lar tarafından İslam-Arap akınlarına karşı yapıldığı rivayet edilen Girne kalesini gezebilirsiniz.
Bellapais Manastırı; Bellapais Manastırı Girne'nin Bellapais köyünde yer alıyor. Tarihte ilk olarak Kudüs'ten göç eden rahipler yerleşmiş. Girne merkezine yakın bir mesafede olan manastır, merkeze göre daha yüksek bir kesimde yer alıyor. Manastır ve çevresi hoş bir ortama sahip. Objektifinize çok şirin detaylar takılabilir.
Bellapais Manastırından kareler...
St. Hillarion Kalesi: Öğrencilik dönemimde gittiğim, diğer adıyla da Aziz Hillarion kalesi olarak bilinen kale, tarihte akınlara karşı haberleşme amacıyla yapılmış. Çok sayıda basamağı mevcut, çıkması da oldukça zor. Fakat bu zorluğa katlandıktan sonra güzel bir manzara da sizleri bekliyor olacak.
Hz. Ömer Türbesi: Ve yine öğrencilik yıllarımda arkadaş grubumuzla ziyaret ettiğimiz bu türbe, Girne'ye 4-5 km lik bir mesafede kayalık bir alana kurulu, Arap-İslam akınları döneminde, Muaviye ordusunun komutanı ve altı arkadaşının şehit düştüğü bir mekan. Maneviyatı ve yeri itibari ile ziyaret edilmesi gereken yerlerden.
Hz. Ömer türbesi ve St. Hillarion Kalesi ile ilgili öğrencilik yıllarımda gittiğim ve elimde bulunmadığı için fotoğraf yayınlayamıyorum. Merak edenler internetten sorgulama yapabilirler.
Mavi Köşk: Girne'nin Güzelyurt yolu üzerinde bulunan dönemin Cumhurbaşkanı olarak da bilinen Makarios'un avukatı Paloides tarafından yaptırılmış. Paloides dönemin ünlü silah kaçakçılarından olduğu gibi fakir halkın kanlarıyla da servet edinen biriymiş. Köşk batı, doğu ve Akdeniz mimarisinden örnekler taşıyor. Çok uzun yıllar önce yapılmış olmasına rağmen içerisinde çok iyi planlanmış şeylere rastlayabilirsiniz. Gittiğiniz yöne göre el,ayak ve gözleri yön değiştiren Aziz Maria tablosundan ,kişinin uyumaması için tasarlanmış koltuklara,mevsime göre renk değiştiren büfeye,ses geçirmeyen perdeye ve Paloides'in gizli dünyasına dair herşey burada. Kıbrıs ziyaretinizde görmeniz gereken olmazsa olmaz yerlerden biridir burası. İçerisi için resim çekimine izin verilmeyen bu köşk için bir dış fotoğraf yayınlayabiliyorum.
Girne şehrine veda etmeden önce Boğaz ve Karaoğlan şehitliklerini de muhakkak ziyaret edilecekler listenize almalısınız.
GAZİMAGOSA
Magosa için , Lefkoşa'ya Girne'den daha uzak adanın en güneyinde kalan başka bir şehri diyebiliriz. Magosada ziyaret edilebilecek mekanlardan biri Lala Mustafa Paşa Camii...
Lala Mustafa Paşa Camii; daha önce katedral olan yapı Osmanlı'nın fethiyle 1571 de camiye dönüştürülmüş.
Lala Mustafa Paşa Camisinin hemen karşısında Namık Kemal zindanı ve müzesi bulunuyor. Namık kemal yazdığı yazılardan sebep Magosa'da bulunan bu zindana gönderilmiş ve birçok eserini de bu zindan da vermiş.
Palm Beach sahiline giderken liman tarafında kalan othello kalesini de gezebilirsiniz.14. yy da limanı korumak amaçlı yapılmış. Daha sonra gelen medeniyetler farklı eklemeler yapmış. Kale içerisinde farklı bölümler mevcut.
Kapalı Maraş Bölgesi: Türk ve Rum tarafları olarak her iki tarafında girmesinin yasak olduğu bir bölge. Burasıda savaş zamanından önce bir yerleşim yeriydi. Günümüze kadar savaş zamanından kalma izlerle beklemekte.Şuan harabe halde bulunan ve günümüze kadar rezervasyon almış Aspelia otelide palm beach sahilinden görebilirsiniz.
Kapalı Maraş Bölgesinden Kareler...
Palm Beach Sahilinden kareler...
LEFKE
Lefke Kıbrıs'ın diğer şehirlerine göre oldukça boş olmakla birlikte Güzelyurt üzerinden gittiğiniz istikamette bolca narenciye bahçelerine şahit olabilirsiniz. Lefkede de bahsetmek istediğim önemli bir mekan var.
Lefke de bulunan Şeyh Nazım Kıbrısi'nin mekanı. Kıbrıs'ın manevi olarak en yoğun olduğu mekanı burası bence. Mezun olacağım yıl Şeyh Nazım Kıbrısi yi görmek ve duasını almak nasip oldu. Dergah'ın bulunduğu sokağa girdiğiniz an manevi bir farklılık olduğunu hissediyorsunuz. Dar sokaklar ve tek katlı mütevazi evlerin olduğunu hatırlıyorum. Güler yüzlü ve çoğu farklı milletlerden olan Şeyh Nazım Hazretlerini dinlemeye gelen insanlar hatırlayabildiklerimden. Mutasavvıf Şeyh Nazım Kıbrısi Hazretleri 2014 'ün Mayıs ayında vefat etti. Annesi tarafından Mevlana ya babası tarafından Abdulkadir Geylani hazretlerine soyu dayanır .Şeyh Nazım, Kimya okuduktan sonra Tasavvufa yönelir ve Abdurrahman Dağıstani'nİn isteğiyle Tasavvufu yaymak için yurt dışına çıkar. Birçok dil bilen Nazım Kıbrısi'nin belkide farklı milletlerden ziyaretçisinin olmasının sebebi de bu. Muhakkak silsile devam edecektir. Kıbrıs'a yolunuz düşerse Bu dergaha uğramayı unutmayın.
DİPKARPAZ/ Altınkum ; Ortalama Lefkoşa'dan 2- 3 saatte varılan Dipkarpaz tarafları için, deniz-kum ve güneş'in tadı başka diyebilirim. Özellikle sarı ve incecik kumuyla meşhur olmuş Altınkum sahili de görülmeye değer.
Yeme- içme ve Konaklama:
En son gidişimde araştırdığım kadarıyla Kıbrıs da otel bazında alkolsüz bir konaklama mekanı hala mevcut değil. Fakat booking.com adresinde dayalı döşeli kiralanabilir evler ve müstakil villalar mevcut. Eğer kalabilecek tanıdık bir yeriniz yoksa tercih edilebilir.
Yeme-içme konusunda ise Helal kesim yapılmış et ürünlerini bulabilmek önemli. Lefkoşa, Girne ve Magosa da hizmete açılmış olan ve Kıbrıs'ın steakhouse bazında ilk helal restoranı olan kıbetsteakhouse'da güvenle yiyebilirsiniz.
www.kıbetsteakhouse.com
Kıbrıs'a özel Kıbrıs katmerini, şeftali kebabını, pastane ve marketlerde bulabileceğiniz zeytinli ekmeğini ve Bloom markalı narenciye içeceklerini ve olmazsa olmaz Hellim peyniri'ni damak kültürünüzle tanıştırmadan yurda dönmeyin:))
Kıbrıs Katmeri