Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

31 Ekim 2014 Cuma

SEYAHAT DEFTERİMDEN MARDİN NOTLARIM 2.BÖLÜM



Mardin'in Cumhuriyet caddesinde aracımıza doğru ilerliyoruz...

Mekanların çoğunu gezdiğimi ve kalanlarıda nasıl sıraya koyacağımı düşünüyorum...

Elime haritamı aldığımda, iyikide uğradığımızı düşündüğüm Sitti Radviyye camiini görüyorum...

Efendimizin ayak izinin bulunması ve mihraplarında İslam'ın en güzel kaidelerini barındırması sebebiyle önemli olan bu cami, küçük rehberlerimiz Özmen ve  Mehmet ile de buluşturacaktı bizi...

Ve beraberce Sitti Radviyye, Deyr-ül Zaferan Manastırı, Kasımiye Medresesini keşfe çıkacak, bol bol sohbet edecektik...

  Caddenin sonuna doğru, sol üst taraflarda aradığımız camiyi Mardinli bir beyden soruyoruz. Mardin de ara sokaklara arabayla girebilmek mümkün değil. Sokaklar oldukça dar ve rampa. En yakın yere parkedip tarif üzere taşlı yollardan yukarı doğru çıkıyoruz.

  Mardin de yapılar birbirine çok benzer ve kimi kültürel mekanlar sokakların arasına sırlanmış gibi...

  Tekrar tarif almak istiyoruz ve karşımıza çıkanlar küçük rehberlerimiz Mehmet ve Özmen...

 Sitti Radviyye Camiini onlar anlatmak istiyor bize. Bu teklif reddedilmez diyoruz ve kapının eşiğinden adımımızı atıyoruz. Sitti Radviyye Camii aynı zamanda içinde Hatuniye Medresesini de barındırıyor. Artuklu Sultanı Sultan Kudbettin İlgazi tarafından annesi için yaptırılmış, Sultan'ın ve annesinin türbeleride bu mekan içinde ziyaret edilebilir. Efendimize ait olduğuna inanılan, dışı ahşap çerçeveli bir camekan içinde Hz. Muhammed'in (SAV) ayak izi bulunuyor. Çerçevenin sağ kenarında bir boşluk bulunuyor, bu boşluğa burnunuzu dayadığınızda gül kokusu geliyormuş.

  Efendimizin ayak izinin Mardin'e nasıl geldiğine dair  rivayeti küçük rehberimiz Mehmet'den dinliyoruz;

  Yavuz Sultan Selim Mısır seferine giderken Diyarbakır ve Mardin den geçer. Mardin halkı şehrin anahtarını Sultan'ın komutanlarına teslim eder. Mardinlilerin bu davranışı Sultan Selim'in çok hoşuna gider ve kutsal emanetlerin bir kısmını burada bırakarak Mardinlileri ödüllendirir. Bu emanetlerin bir parçasıda Sitti Radviyye camiindeki peygamberimize ait ayak izidir.

   Ardından Mescid'e geçiyoruz;bu mescidin mihrabına o kadar güzel anlamlar işlenmiş ki... büyük bir ciddiyetle mescidin mihrabına geçen isim, küçük rehberimiz Özmen  ve ondan dinliyoruz bu kez mihraba saklanan güzellikleri;

   Mihraptaki iç içe geçen sütunlar birlik, beraberlik ve kardeşliği , 63 yıldız motifi; peygamberimizin vefat ettiği yaşı, 40 gül motifi efendimize peygamberliğin verildiği yaşı, lale motifi; tek ve bir olan Allah'ın vahdaniyyet sıfatını, güneş motifi; İslamiyet'in güneşini, yukarıdaki 5 çizgi islam'ın şartlarını, mihrabın üstündeki 8 oluk; 8 cennet kapısını anlatmakla beraber bu mihrabta söylenen; birlik beraberlik içinde yaşarsanız, Allah'ın birliğine peygamber'in sünnetine uyarsanız, İslamiyet'in 5 şartına uyarsanız; bir güneş gibi doğarsınız, hem bu dünya hem de  ahiret  hayatınızı kazanırsınız ve cennetin sekiz kapısınin birinden girmeye hak kazanırsıniz...  diye ekliyor ve amin dedirtiyor bize bu küçük adam.

 Aynı zaman da  akustik bir özelliğe de sahip olan bu mihrapta, ezan okunduğunda mihrabın yukarısında bulunan sekiz oluktan eşit miktarda ses dağılıyor ve ezanı herkezin eşit bir şekilde duymasını da sağlıyormuş.

 Mescid'in hemen yanından açılan ve kapısı bir metreden biraz fazla olan odacığa giriyoruz. Bu kapı girişinin kısa olmasının amacı da  öğrencilerin hocalarının yanına girerken eğilerek huzura çıkmaları ve saygıda kusur etmemeleri içinmiş.

Sitti Radviyye ( Hatuniye medresesi) den kareler..





   Sitti Radviyye de büyülendikten sonra ,Deyr-ül Zaferan Manastırına doğru yol alıyoruz. Yol boyunca sohbet koyu.

 Özmen Kürt, Mehmet Arap kökenliymiş...Mardin den bahsediyorlar...Dinlerin ve dillerin ortak şehri...Yıllardır biz burda huzur içinde yaşıyoruz diyorlar...Mahallemizde Türk, Kürt, Ermeni,Süryani hepsi var diyorlar...

  Sohbet biterken Eski Mardin'e 4 km'lik uzaklıkta olan manastıra ulaşıyoruz. Süryaniler için önemli olan  Manastır, koca bir arazide tek başına kurulmuş ve güzel bir manzaraya sahip. Adını çevrede yetişen zaferan (safran ) bitkisinden alan manastıra farklı zamanlarda farklı eklentiler yapılmış. Ziyaretçileri 15 er dakikalık periyodlar halinde alıp, manastır hakkında bilgi veriyorlar. Biz bu gruplara erken dönüşümüz sebebiyle katılamadık.


Deyr-ül Zaferan Manastırından kareler...







Manastırdan ayrılırken Kasımiye Medresesi için tekrar Eski Mardin'e doğru yol alıyoruz...

Kasımiye Medresesi; Artuklu döneminde yarım kalan medreseyi Akkoyunlu hükümdarı Kasım ibn Cihangir tamamlatmış. Bu medrese taş işçiliğinin en güzel örneklerinden. Şafi mescidi en büyüğü olmak üzere Hanifi mescidiyle beraber iki mescidi bulunmakta. Mezopotamya Ovasına hakim bir cephede kurulmuş olan  medresede astronomi, matematik,kimya gibi ilimler ders olarak verilmiş. 







  Medresede bulunan çeşme ve devamında gelen su havuzlarının İslam Tasavvufu Felsefesine göre bir yorumu var. Çeşmeden akan su; çocuğun doğumunu, suyun düştüğü yer; çocukluğu, sonraki geniş uzun kısım; ergenliği, ince ve uzun kısım; yaşlılığı, geniş su havuzu ise mahşeri anlatmakta...






  Kasımiye Medresesi'ni de gördükten sonra dönüş için yola koyulduk...

  Önce Mehmet ve Özmen ile vedalaşıp, uygun bir yere bıraktık. Kimbilir bir daha karşılaşmak nasipte var mıdır? Ama ben onların kültürlerine bu kadar hakim bilgi ve duruşlarını asla unutmam ömrüm boyunca...

 Unutmadan Mardin de en çok beğendiklerimden Kasım Tuğmaner Camii'nin dantel gibi işlenen kapısını paylaşmadan edemem;



Ve Mardin'in meşhur Bıttım sabunları...Defnelisi,Menengiçlisi...En kalitelisinden en ucuzuna...


Böyle evlerde yaşamayı çok isterdim. Eski Mardin evlerinden örnekler;




Mardin'in labirenti andıran dar ve uzunca sokakları;




 Tek yönde ilerleyen ve her iki tarafında mağaza, kuyumcu, market gibi ihtiyaçların bulunduğu Cumhuriyet caddesi;



 Ve Şehr-i Mardin'e veda ederken ;

  Gecesi gerdanlık olarak dillere dolanan Mardin'i gece yüzüyle izleyemedim...

  Telkari'nin en güzel örneklerinin bulunduğu Midyat'ı ve Mor Gabriel Manastırını gezemedim...

  Mardin için önemli lezzetlerden Kaburga dolması ve Harire tatlısını deneyemedim...

  6-7 saate sığdırdığım bu şehir ile tekrar gelmek üzere vedalaştım...

  Belki birgün tekrar nasip olur inşallah...




   















tamamı »

24 Ekim 2014 Cuma

SEYAHAT DEFTERİMDEN MARDİN NOTLARIM 1.BÖLÜM



  İnsanın bir ayağı Güneydoğu'da olunca tarih ve kültür kokan bu bölgeyi gezmek adına kendini şanslı hissediyor.

  Bu kez gitmeyi çok istediğim, en çok merak ettiğim, bana hep mistik gelen Şehr-i Mardin'di seferin adı...

   Gidişi heyecanlı, dönüşü bol kargaşalıydı seferimizin. Bana çok gizemli gelen bu şehrin büyüsünü Şehr-i Mardin'e yakışmayan kötü karelerle hatırlamak istemiyorum.

    Tekrar gitmeyi arzuladığım , misafirperver, insanların kardeşçe yaşadığı, dillerin ve dinlerin ortak şehri Mardin olarak kalmalı hatırımda...

    Mardin için nereden başlasam? Hangi kelimeleri kullansam? Cümleleri nasıl yan yana dizsem? yada içimden olduğu gibi mi aktarsam anlatmak istedikleri mi?

   Urfa'dan hemen hemen 1,5-2 saatte masal kenti Mardin'e ulaştık...

   Eski Mardin  tabelasının gösterdiği yöne doğru rotamızı çevirdik...

   Uzunca bir yolun sonundaki tepenin yamaçlarından aşağıya doğru kurulmuştu Mezopotamya'yı seyreden Mardin Diyarı...




   Yol bitip de biz Mardin'e yaklaştıkça hayalini kuruyordum yapacaklarımın...

   Önce  Reyhan-i Kasrında kahvaltımızı yapacak; otelden aldığımız harita ile Mardin'i keşfe başlayacaktık...

  Eski  Mardine  vardık...

  Otele nasıl gideceğimizi halka sorarken, Mardinli bir bey oraya gideceğini ve sorun olmazsa  bizimle gelebileceğini söylüyor...

  O tarif ediyor, biz yol alıyoruz küçücük Mardin'de...

  Nereden geldiğimizden bahsediyor... sonra barıştan... ve ülke için istediklerinden...

  Otelimizi gösterirken Mardin misafirperverliğiyle davet ediyor bizi...

  Buyrun! Benim misafirim olun! Başım gözüm üstüne!

  Bir an yaşadığımız büyük şehirlerin samimiyetsizliği geliyor hatırıma...Aynı şeyi büyük kentlerde biz yapabilir miydik acaba? Hiç tanımadıklarımızı sonsuz bir güvenle evimize davet etmek!!! Sanırım bu davetler bizim yaşadığımız samimiyetsiz şehirler için geçerli değil.

  İçi modern, dış cephesi yöreye özgü malzemeyle döşenmiş Reyhani Kasrında kahvaltı için teras kata yönlendiriliyoruz.

  Ve Reyhani Kasrından Seyr-i Mardin zamanı...En tepeden Mezopotamya'ya doğru irili ufaklı inen; güneş sarısı evler, camiler, oteller,restoranlar...



   Mutluluğuma diyecek yok. En çok görmek istediğim yerdeydim. Acilen yapılan kahvaltı, Otel resepsiyonundan alınan haritamız ve Şehr-i Mardin'i keşfe hazırız!

   Eski Mardin küçük bir yer...Tek yönde ilerleyen üst ve alt olarak nitelendirdiğimiz birbirinin devamı iki caddenin etrafında bütün gezeceklerimiz. İki tarafında kuyumcuların, marketlerin, mağazaların kurulduğu caddede Tarihi Kız Meslek Lisesini görmek için ilerliyoruz. Dik ve uzunca bir merdivenin sonunda işçiliğiyle muhteşem görünen  Tarihi Kız Meslek Lisesinin kapısı karşılıyor bizi...

 İki ana binadan oluşan lise Mardin'e özgü taşlarla yapılmış ve Mezopotamya'ya hakim bir cephede. 100 yılı aşkın bir tarihe sahip olan lise hizmete açılmak için tekrardan restorasyona tabi tutulmuş.

    Tarihi Kız Meslek Lisesinden bir kare...



   Tarihi Kız Meslek Lisesi'nin Dik ve Uzun merdivenlerini iniyor ve bir sonraki ziyaretimiz Zinciriye Medresesi'ne...

    Zinciriye Medresesi; Artuklu Sultanı, Sultan İsa tarafından yaptırılmış. Üst katları yurt olarak kullanılmış, alt katları ise eğitim amaçlıymış.Vefat ettiğinde buraya defnedilmek isteyen Sultan İsa'nın türbeside mederese içerisinde yer alıyor.Tarihi Kız Meslek Lisesi gibi Mezopotamya'ya tepeden bakan Zinciriye Medresesi'nin içinde birde mescid bulunmakta.Bu medrese içinde Yaşayan Diller Enstitüsü tarafından hala dersler verilmekteymiş.


Zinciriye Medresesinden Kareler...













Zinciriye Medresesi'nin Mescidi... 



 Sultan İsa'nın Türbesi...





 Medresenin revaklarından Ulu Cami ve Mezopotamya'yı seyrederken; burada ders almanın keyfini hayal ediyorum...

 Zinciriye Medresesi'nin revaklarından Mezopotamya ve Ulu Camii 'den bir kare...




 Zinciriye Medresesi'ne veda ederken ; Mardin'in dar, uzun ve labirenti andıran sokaklarından başka bir tarihe yolculuk yapıyoruz. Mardin'de görülmesi gereken önemli uğrak yerlerinden,

Mardin Ulu Camii; Halka sorarak bulduğumuz Ulu Cami'ye giderken Mardin'e özgü tarihi sokakları da turlama fırsatı yakaladık. O daracık sokaklarda çarşı, pazar kuruluyormuş. Biz gittiğimizde nispeten boştu ,çünkü bayramın 4. günü ziyaret etmiştik Mardin'i...Urfa'da da benzerlerini gördüğüm tülbentler, Mardin'e özgü bıttım sabunları, bakırlar vs...

   Ulu Cami'ye ulaşıyoruz; Anadolunun en eski camisi olan Ulu Cami; Artuklu döneminde Artuklu mimarisine özgü olarak inşa edilmiş. İki minareli olan caminin günümüze sadece Doğu minaresi gelebilmiş. Minarenin üzerindeki taş işçilikleri de görülmeye değer...

Ulu Cami'den Kareler...




  Sıra; iç içe açılan ve misafirini buyur eden taş işçiliğiyle çok beğendiğim Latifiye Camisinde...
  
  Latifiye Camii; İnsan gözünün dünyada görebileceği en ihtişamlı kapılardan...Dantel gibi işlenen bu kapıların yapıldığı taşlar oldukça yumuşak ve işlenmeye uygun olurmuş ve zamanla bu taşlar sertleşirmiş. Mardin'de gezdiğim birçok kültürel yapının kapıları böyle....burası da Artuklu Sultanı Abdullatif tarafından  yaptırılan Artuklu  Mimarisi özelliklerini taşıyan Latifiye Camisi...

Latifiye Camisinden Kareler...







                                               





      İşlenmiş taşlardan bir detay...
                              
                                               


 Mardin için dillerin ve dinlerin şehri diyorlar. Müslüman'ı, Süryani'si, Arab'ı,Türk'ü, Kürd'ü ve Ermenisi bir arada yaşayınca herkez birşeyler katıyor o şehre...Camileri Medreseleri olduğu kadar, Süryaniler içinde önemli olan Kırklar Kilisesi sıradaki uğrak yerimiz.

Kırklar Kilisesi; Süryaniliği kabul eden ilk kırk kişinin Katolikler tarafından öldürülmesi ile kırk kişi adına; Kırklar Kilisesi olarak inşa edilmiş. İçerisi tipik bir kilise olarak döşenmiş ve resim çekilmesi yasak. Bir taraftan yanan mumlar, arka arkaya dizilmiş sıra koltuklar ve girişin hemen üstünde kırk kişiye hitaben yapılmış yağlı boya tablosu asılmış. 

 Kırklar Kilisesinden kareler...






   Ziyaretçiler içeride gezedursun bizim acelemiz var, dolaşacak çok yer var daha...

   Bir şehri en iyi tanıyabildiğimiz yerler şehir müzeleridir bence...Mardin arkeoloji müzesine uğruyoruz. Tipik Mardin evleri gibi; Mardin mimarisine özgü olarak inşa edilmiş bir yapı içerisine kurulan müze, içerisinde birçok etkinliği barındırıyor.Yaptığınız işleri çok cüzi bir miktara satın alarakta öğrencilerin eğitimine katkıda bulunabiliyorsunuz.

  Ebru atölyesi...Artuklu döneminden kalma baskı para yapımı...bez üzerine taş baskı faaliyetleri...

  Biz hatıra amaçlı kese üstüne taş baskı ve Artuklu döneminden kalma baskı para yaptık. Eğlenceli olduğu kadar Mardin'den de bir hatıraydı yaptıklarımız...


Arkeoloji Müzesi ve faaliyetlerimizden Kareler...












 Mardin' de çokça rastlayabilirsiniz Cami ve Medreselere...Artuklu Sultanı Melik Mansur tarafından yaptırılan  Cami ve Medrese olarak kullanılan bir başka örnek Şehidiye Camii...

Şehidiye Camisinden kareler...








  Dillerin ve dinlerin ortak şehri Mardin'e 2. bölüm ile haftaya  devam inşallah...











    













 

 

 

 
tamamı »
40 ada adıyaman afganistan ahzab akçaabat anı anıt ankara anne ANNEMİZ antik antik kent antika antikacı arasta arif arkeoloji artuklu ASİYE asmalı asoss asteroid astroloji ayder ayet aynalı çarşı ayvalı baba adayları bakır balon baraj batı bayezid beceri bellapais bıttım bilgi bilgin bin muhteşem güneş BİPOLAR blog BOOK booking boztepe böğürtlen kışı bungalow bursa butik butik otel BÜLBÜLÜN KIRK ŞARKISI cadde cami cariye cave house conk cumalıkızık cumba cumbalıev CÜCELOĞLU CYPRUS çamlıhemşin çanakkale çocukluk çocuklukçağı dağ darulhadis darulkurra daruşşifa deniz denizli dergah derviş dervişhane dev dibekkahvesi din doğa doğu dönem dua dünya eceabat edebiyat edirne efendimiz EFENDİMİZ efibadem ege ekol elfabe emir engellenmek.blog erzincan erzurum eskimardin ev eyvan eyyub filistin FİRAVUN fotoğraf gazimagosa gebelik gelibolu gelişim genç gezi gezmek girne girnekapısı gizli göbeklitepe GÖKÇEADA göl göreme güney güneydoğu HACER hadis halfeti hamilelik HANİF harran hat hayatın içinden hayatıniçinden hazret hekimoğlu helak heykel hoca hristonunyeri hürrem HZ. AİŞE hz.ibrahim hz.muhammed ihtiyar ilim ilmisima imambakır İMRANAİLESİ imroza insan ipek isa iskender pala islam istanbul işgal kabil kahta kahvaltı kale kaleköy kapadokya kapalımaraş karaağaç karadeniz kasımiye kasr kavim kayabaşı kefalos keramet. ketlenmek kıble KIBRIS kırk mektup kıyafetname kızmesleklisesi kitap KİTAP KİTAPLAR KKTC kommagene konak konukevi konya kozahan köy köyevi kral kudüs kutsal kuyu kuzey kuzulimanı küçükprens küçükyaş külliye kültür kümbet kürk mantolu madonna kütüphanem labirent latifiye lav lazkoyu lefkoşa limon ağacı lut maçka madamınyeri mustafanınkayfesi mağara makamı ibrahim manastır MAnia MANİK MANİK DEPRESİF mardin mardinevleri medrese medyen mehmetçelebi mektup meriç mevlana MISIR mihmandar mihrab mihrimah mimarsinan miras MİSTİK modern monarşi muhafazakarpeygamber MUSA müze nebi nemrut NİL nuh of okumak orhangazi ortadoğu osmangazi osmanlı osmanlışkültür otel öğrenci pamukkale peri bacaları peygamber pilotolmak piyade psikiyatri psikolog psikoloji radeviyye rasathane resim resimyeteneği revak reyhani rize roman ruh sabahattin ali sabır sabun sahra sakızlımuhallebi sanat SARE savaş selçuklu selimiye sepet sera sevgi Seyahat seyahat defterim seyahatdefterim seyyah sıra sıragecesi SİBEL ARSLAN siyer soru cevap sultan sure suuçtu süleyman sümela süryani şems şuayb tahran tarih tasavvuf taş telkari trabzon Travel trengarı troya truva tur türbe türkiye uçak uçurtma avcısı ulu unesco urfa urfa şanlıurfa uzungöl ülke üniversite ürgüp vadi vaka yalom yarımada yaşam yayla yaylakent yazar yeşil yeşilyurt yetenek